15 Mar 2015

"main" üzerindeki şehir


Hansgrohe'nin davetlisi olarak 2 günlük sıkıştırılmış ISH fuarı gezisi için, torbadan Frankfurt çıktı! 
Seneyi Alman konsolosluğunda açmış, ilk vizesini Alman'yadan çakmış biri olarak, Almanya'ya ayak bakmak farz elbet!

İlk günü yol yorgunluğu üzeri ziplenmiş fuar turu.. Ama akşam yemeğinde ertesi günün kararı verildi! Sabahtan tekrar bir fuar ziyareti yapıp kendimizi şehre salacaktık fakat günü bölmemeye karar verdik. Her ne kadar planlar rahatsızlığımdan sebep sektelense de yarım güne Frankfurt'u nasıl sığdırdım? 

Geziye başlamadan önce, artık bana mı denk geldi, genelde de mi böyle takılıyorlar bilemem ama pasaport kuyruğunda ilk defa bu kadar bekledim. Sıra bana geldiğinde de normalde gerek olmasa da ve biz firma davetlisi olarak ticari kategoriyle giriş yapack olsak da görevli bana dönüş biletimi sordu. Eee? Yanımda değil tabi, valizde!
Ayrıca başka bir beyi de vizeyi başka ülkeden alıp, ilk girişi Almanya'dan yapmak istediği için bayağa zorladılar (sesler yükseldi, görevliler geldi falan)...
Almanya hep zordu, öyle olduğunu da daha ayak bile basamadan gösterdi... Ama sonrasında sıkıntı çıkarmadı... 
Fuar binası, Festhalle/Messe

Öncelikle belirteyim, Frankfurt'un özellikle gezip görülecek yerleri pek az. Tarihi binaların çoğu da 2. Dünya savaşındaki bombardımandan kurtulamayıp, orjinallerine sağdık kalarak yeniden yapılmış. Yani fake! 
"Old Town" dediğimiz, eski (ama çoğu fake) şehir dışında da genelde etraf gökdelen dolu... Hatta bu gökdelenlerden dolayı Frankfurt'a "Mainhattan" da deniyor.
Frankfurt'u gezmeye gelen ya fuar'dan kaçıp bir tur atıyor ya da aktarmalı uçuşları arası pek uzun olunca "aradan çıkarayım" diyor. Zaten havaalanı ile Festhalle - Messe arası 25 euro falan tutuyor.
Neyse.. Ben de Frankfurt'u aradan çıkaranlardan oluverdim işte..

The "Mainhattan"

Turuma Hauptbahnhof İstasyonu (kısaca Hbf) ile başladım. Burası pek önemli bir tren istasyonu. Zaten pek çok metro hattı (U-Bahn) buraya uğradığı için gelişiniz pek kolay.
1888'den beri milyonlarca yolcuyu karşılamış, bu dev istasyona yarım asır önce büyük babam da ayak basmış. Teyzemin ise hangi ulaşım aracını kullandığını bilememekle birlikte, yolunun pek çok kez buradan geçtiğinden eminim!  
bir dışarıdan

bir içeriden

Kısa bir istasyon turunun ardından, soğuk algınlığımı daha da azdırmamak için U-5'i kullanıp 1 durak ilerideki Willy-Brandt Platz durağına, Eurotower'ın önündeki Euro heykelini görmeye karar verdim. 

ben biraz daha havalı bir şey bekliyordum açıkcası

Euroları sevdikten sonra U-1/2/3'den birine atlayıp 2 durak sonraki EschenheimerTor durağında inip,  Eschenheimer Kulesi (Turm) 'ı dışardan bir seyrettim. Şimdilerde restoran olarak kullanılsa da 15. yy'da bir gözetleme kulesi olarak yapılmış ve Frankfurt'un en eski ve en dokunulmamış binalarından biri.
Grimm Kardeşlerin Rapunzeli yazarken bu kuleyi görmüşler sanırım... Tam masal kulesi!

rapunzelin kulesi (bence)

Aslında aralarındaki mesafe 350-400 mt olsa da Alte Oper için de metro kullanmaya karar verdim ve geldiğim yoldan 1 durak gerideki Hauptwache'den U-6/7 ye zıplayıp Alte Oper'e ulaştım. Alte Oper, "eski opera" demek. 1880'de açılıp bombardımandan kaçamayıp 1944'de yıkılınca taa 1981'de tekrar yapılıp açılıyor.

eski opera

Meydanında biraz dolanıp, gişe girişinden kaçak bir bakış attım. Tam da kendimi Frankfurt'un Nişantaş-Bağdat Caddesi Bockenheimer & Zeil'e doğru iterken kızlarla Römer'de buluşmaya ve bir öğlen molası vermeye karar verdim. Dolayısıyle direksiyonu yine U-Bahn'a çevirip, U6/7'den birine atlayıp, 2 durak sonraki Konstablerwache'ye, oradan da U4/5 ile 1 durak sonraki Dom/Römer durağından Römer Meydanına geçtim... 

zeil street

Kızlar yemek için Ristorante Raffaello isimli bir pizzacıda pizza yemeğe karar vermişler. Sonradan eklenen olarak itiraz etmedim elbette. Ama Frankfurt'ta gezerken bir Frankfurter'i öğlen yemeği yapmayı tercih ederdim tabi... Paulsplatz'da Paulskirche (St. Paul's Church) 'yi seyrederek pizzalarınızı mideye indiriyorsunuz
Pizzacının adresi  Neue Krame 14. 
Odun fırını pizzalara 10€, biralara 4-5€, şaraba 5.5€, cola ve suya 2.6€ ödemişiz.

St. Paul's Church

Hemen arkasından kızların dolaşırken keşfettiği Iimori Patisserie'de tatlı molası verdik. Adresi Braubachstraße 24. Tatlılar dilim başı 4,5€ 'larda. Güzeldi ama daha Alman şeyler yemeği tercih ederdim. Kızları masada bırakıp, 5 gibi MyZeil'de buluşmak üzere sözleşip şehrin kalanını kısıtlı vaktimde görmek için yola tekrar düştüm. 

iimori'den tatlı menüsü

İlk durak Römer meydanı. Almanca Romalı demek.
Meydana daha giriş yapmadan sağdaki köprüyü görünce bir ek tur artıp geri dönmeye karar verdim. Kendisi  Seufzerbrücke (Bridge of Sighs). Aslında Römer'deki Haus Römer (City Hall)'un bir parçası.

bridge of sighs

Oradan meydana geçtim. Meydandaki binalar rönevasyon görmüş olsalar da, Amsterdam havasındaki küçük sıralı ev dizisi sevimliydi tabi..Meydanda ayrıca Alte Nikolaikirche (Old St Nicholas Church), Haus Römer'in giriş cephesi, turist info bolca hediyelik dükkanı (denilenlere göre en uygun fiyatlı hediyelikleri burada buluyorsunuz ve ben aldıklarımdan pek memnun kaldım) ve Gerechtigkeitsbrunnen yani adalet çeşmesi var.

römer meydanı

Meydanın biraz arkasında kalan Kaisersom St. Barholomeus (Frankfurt Katedrali) 'i görmeye gittim. Tarihi 14.yy'a kadar giden bu gotik kilise, yangınlar bombardımanlar geçirip, renovasyon üzerine renovasyon görüp, en son 50'lerde tekrar yapılıp son halini almış. 
Dışı, özelikle de çan kulesi bu kadar zarifken içinin sakinliği tam tezat. Ama org'un tasarımı beni benden aldı.

cathedral the dom

Normalde tırmansam da, kendimi daha fazla yormak istemediğim için kuleye çıkıp, Frankfurt'u üst kottan izlemek yerine Römer'den doğru Main Nehrini aşmak derdiyle nehir kenarına ilerledim. Karşıya da elbette Eiserner Seg'den (Iron Bridge) geçicem. Ama sağda Rententurm (Customs Tower) ve History Museum'u izledim biraz. 

customs tower ve history museum

Köprü, dünyanın pek çok yerindeki gibi, asma kilite bel bağlamış heyecanlı çiftlerin dilekleri ile dolu. Harika bir Frankfurt manzarası var. Geçerken her zamanki gibi 1 penny'i nehre gömüp, karşı kıyıya ulaştım.Müzeler bölgesine uzaktan bir bakış atıp geri döndüm. Vaktim olsa Stadel'e, Alman mimarlık müzesineMuseumusUfer'e falan uğrardım ama, hiiç halim ve hevesim yoktu. 

köprüden umulan medetler

karşı kıyıdan demir köprü

köprüden "mainhattan" manzarası

Köprüden geçip tekrar Römer meydanına doğru girerken meşhur Haus Wertheym'de durdum. 
Neden meşhuruz? Çünkü bombardımandan sağ kurtulan ve renovasyon görmeyen pek nadir binalardan kendisi. 

one of the orijinals

Geriye tarihi turistik bir Goethe Haus kalıyor ve yürüyerek kendisine doğru ilerledim. Müze kısmına giresim yok, ama cepheye bir bakasım var. Burası Goethe'nin doğduğu ev. 
Adresi  23 Großer Hirschgraben. Ufak bir şeref turu ve doğruu Zeil caddesine.

goethe haus

Hem MyZeil'in anlayamadığım mimarisini görücem, hem de giderayak bir süpermarket patlatıcam.
Cepheyi görünce "adamlar yapmış" diyerek kendimi alışveriş cennetinin kollarına bıraktım. Bir kaç dekorasyon mağazası, bir kaç kozmetikçi dolanıp (DM'den bool bol travel size kozmetik çakıp) Rewe'ye peynir alışverişine giriştim. Easter (paskalya) sebebiyle çeşit çeşit yumurta çikolata, bir kaç favori peynir, TR'de bulmanın nedense imkansız olduğu bakteri öldürücü temizlik mendilleri (özellikle uçak ya da otel masaları falan için), dryer sheet'ler (valizler, çekmeceler misler gibisinden koksun diye) alıp bir kaç yandaki Penneys'in avrupa isimli verisyonu Primark'a geçtim. 

myzeil dışarıdan

myzeil içeriden

Sonra kızlarla buluşuş, ayak üstü starfucks kahvesi alış (americano 2.55€), Hauptwatche durağında U-Bahn'a atlayış, U6/7 ile 3 durak sonra iniş (aslında geyik yaparken 2 durak extra uyuyuyuş, geri dönüş), U-4 ile tek durak daha gidip Festhalle/Messe'de iniş, tramway'a geçiş, Ludwing-Erhard-Anlage durağından 17 numara ile birkaç durak gidip An Der Dammheide'de iniş, otele geçiş, eldekilerden kurtulup, makyaj tazeleyip akşam yemeği için ZenZekan'a gidiş (taksicinin yanlış yerde bırakması sonucu o soğukta 1 km'ye yakın mesafe donarak yürüyüş), capon capon yemekler yiyiş, otel dönüş, 1'er drink alıp (benimki radler tabi) yatış.

festhalle/messe'den ludwing-erhard-anlage'e geçerken, fuarın önündeki abi

Bu arada bu tur dışında neler yedik, nerelerde yedik..
İlk gece MainNizza'daydık mesela... Çiğnenmesi mümkün olmayan, dolayısı ile pek de tadına varamadığım ama sosunu beğendiğim carpaccio, ağızda eriyen steak ve tatlı olarak tam ağzıma layık (1 tık daha az şekerli olabilirdi) bir creme brulee..

Fuar'a ulaştığımızda Hansgrohe'nin standında ikram ettikleri kremalı gibi lorumsu-beyaz peynirimsi şeye bayılınca çıkışta Skyline Plaza'daki markete (Rewe) gidip hemen temin ettim. 

Ayrıca Brezel'leri meşhur. Tam alıcam, taşımıyım dedim, taa hava alanına kadar bulamadım. Şehirde 4 tanesi 1.99€, hava alanında tanesi 1.4€. Bildiğiniz azcık fazla pişmiş, susamsız sokak simidi. Dönünce de "pazar kahvaltısı" niyetine gömdüm!

alman simidisi "brezel".. mmm....

Elma şarabı meşhurmuş, ama denk gelemedim. Aslında "denerim, denerim" diyip, free-shop'a bıraktım. Ama free shopta bi ben bi de o meşhuurr elma şarabı satılmıyormuş.
Özellikle Schweizer caddesi üzerinde, yani köptünün diğer tarafında hem dokusu korunmuş sokaklar hem de bu elma şarabıyla pek meşhur "Apfelwein Wagner" ı görmeye gidecektim. Ama kızlar benden önce gidip, pek de beğenmemişler. Laf dinleyeceğim tuttu... Biraz da Paris'de yemeklerin yanına getirdikleri "içilebilir elma sirkesi" gibi bir şeyse denemeye değmeyebilir diyip pas geçtim... Gidip görmek lazımmış...

Frankfurt'a gidip Frankfurther sosislisi yemeden olmaz dedim. Öğlen yerim dedim. Dedim durdum. Yiyecek vakit bulamadım. Neyse ki, hava alanındaki gate'in dibindeki cafe'de satılıyordu, denemeden dönemedim. Patates salatalı beef versiyonuna (uçağa dakikalar kala risk almamak için) 7.5€ verdim. NEFİSSSSSTİİ!!! Sokaktakilerin daha da başarılı olacağını düşününce, kaçırdığım fırsata pek üzüldüm.

sosissliiiiiimmmmmmizzzz

Almanya'dan bşka ne alınır?! "Schokolade"!!! Bol bol easter çikolatası ve esasa önemlisi Ritter Sport'un "üzümlü, fındıklı, jamaika ROM'lu" sundan paket paket aldım! Marketlerde 1 euroya satılırken, sırf almayı unuttuğum için tanesine 2.5€ vermiş olabilirim! Ama almamak günah olurdu!

Evet.. İlk defa, daha ayağımın tozu, kıyafetlerimin leşiyle yazmayı başardığım ilk yazı oldu bu.. 
Aferin bana.. 
Ama kendinizi alıştırmayın bence.. Hastayım diye evden çıkamayınca, gün geçirmek adına iş edindim kendime... 
U-Bahn & S-Bahn haritası burda!
Note : Bunu A4 basabilirisiniz!

frankfurt metro map! indirmeden bir yere gitmeyin!

Ve meşhuur excell tablolu rota haritamız;
Note : Kendisi A3 ayarlıdır, A4 basarsanız okumakta zorlanırsınız!


2 yorum:

  1. Süper yazı! Ben de hızlı bir tur atmış gibi oldum valla �� en beğendiğim kısım goethe haus ve sosisli �� - melike

    YanıtlaSil