9 Ara 2014

ice ice baby-land

Hallgrimskirkja (hayır, ismini uydurmuyorum!)

Bu hikayemiz, tamamen "aklıma gökten bir yer düştü, benim de işim gücüm yok ya, düşündüm taşındım, bunu nasıl "gerçek" yaparım dedim" ile ilgili...

G dışında da, pek kimselere "aa bak aklıma ne geldi" şeklinde anlatabileceğim türden bir fantezi (şimdilik) olmadığı için, buralarda paylaşmaya karar verdim.

1 Ara 2014

happy 4!


Koşuşturmaktan bazen kaybediyorum günleri. Yeni tanıştığım biri yaşını söyleyince farkediyorum aslında akranım olmadığını. "Vay be, amma sene geçmiş" dedirtiveriyorlar...
Öyle yani... İstanbul'a döneli tam 4 yıl olmuş. Yeni iş, yeni arkadaşlar, yeni ev, yeni hayat.... Uzun gibi ama, değil gibi de...
Sanki hiç ayrılmamışım İstanbul'dan gibi geliyor çoğu zaman. Halbuki bu 4 yılda her şey çok değişti. Çoğunlukla da iyi anlamda !

12 Eki 2014

london 2nd "define museum?"

hyde park çıkışı mucizesi...

Çok savsaklıyorum bazen (hep).. Yazıcam yazıcam diye söz veriyorum kendime, sonra hoop unutuveriyorum. Aklıma geldiğinde illa ki "işim var ama şimdi".... Bir sürü birikmiş 2. günler, summary'ler falan...

Neyse ki, laylak pazar günleri var bazen. Hele de rio'daki dişçisinin dönüşünü beklerken "hay bin kunduz?! n'olcak çenemin sancısı" dediğim bir pazarsa o gün, dişe olan hassas dikkati dağıtmak için 2 satır karalamak lazım.

Ama mental ortamı sağlamak ile doğru orantılı değil kaseyi yerinden oynatmak. İtici güç lazım. Kesintisiz çalan aynı şarkı mesela.. Çok heyecanlı değil, ama yerinden kaldıracak kadar beni... Aynı tonda devam edecek ama baymayacak... Bugününün "ayağa kaldıran"ı bu....

Neyse...
Londra'daki 2. gün madem... 20 temmuz 2014....

28 Eyl 2014

"ay"a gidiyorum ben anne!


Yok.. Aslında tam olarak öyle değil......
Aşağıda linkini vereceğim yazı üzerine hiiiç bir şey yazamıyorum.
Tek bildiğim okurken, sinirden gözlerimin dolduğu, kıskançlıktan 1500 parçaya ayrıldığım, sonunda da "yaparım lan ben bunu" diye atarlandığımdır!

24 Eyl 2014

best gifts for "globetrotter"


Geçen sene yılbaşından önce yazmaya başladığım bu yazının, bir kenarda unutulmuş olması yazık tabi..

Hobisi, beğenisi, tutkusu, takıntısı olanlara hediye almak aslında öyle kolay ki. Karşınızdakini okumayı bilmekte bitiyor her şey.
Sadece hediyeyi kendinize değil, o'na aldığınızı hatırınızdan çıkarmayın yeter.

Elbette hediye edilmiş her şeyin başımızın üzerinde yeri var ama sizi tanımış, düşünmüş ruhlara saygımız daha büyük. Evet, "pek gezen"lere göre "pek gezi kolaylaştırıcı" hediyeler;

22 Eyl 2014

"gezi arsızı" mısınız?


Arsızlık derecesinde gezi hastalığınız var mı?
Peki "en az" benim kadar rahatsız mısınız? Buyrun buradan yakın;

london the "1st"


Evet evet.. Londra yazıyorum şimdi!

Gururla alınmış bir UK vizesi, 156 liradan kapatılmış pegasus uçak bileti (aslında 198 lira ama maziden birikmiş uçuş puanlarımızı kullandık), University of London'ın International Hall'unda 4 gece tek kişilik odada £172'e yapılmış bir rezervasyon ve "hadi ben gider"...

10 Ağu 2014

efsane gerçek olunca...


 Şimdi tabi herkes Londra derdinde.. Bi ucundan başlıyayım dedim yazmaya da, daha ilk günü biteremeden linkler fotolar girdi birbirine. Eh benim kafam hala bu kadar bulanıkken, Londra'yı netleyemedim haliyle... Amaaa, tatil sonrası depresyonuna eli yeni programsız yakalandığım için, kısa ama temiz bir yazı gireyim mi derken günü birlik Kuzey İrlanda turunun, yazı için biçilmiş kaftan olduğuna karar verdim...

9 Mar 2014

"baba marta" called us

money talks ;)

Ofisteyiz... 6 civarı. Gözgöz de ben de keyifsizlikten iç sıkıntılarına dalıyoruz günlerdir. Başka yerlerde dağıtmaya ihtiyacımız var. Feri, "Sofya?" diyor. "Eee gidelim madem" diyoruz.

Otobüsle gider trenle döneriz, hem Feri'nin kardeş de orada.. Gezdirir bizi.

14 Oca 2014

london calling!!!

By Bansky in 2006, Soho-London

Dublin'deki bir arkadaşımın "buraya gelmen için elimizden geleni yapıyoruz" mailine; ardından da beni pek şaşırtan Lonrada'daki tatlı aksanlı birinin "nisan sonunda istanbul'a yapacağı turstik seyahat" mailine cevaplar yazarken farkettim ki yaz sonu-yıllık izin rotam net olarak belirlenmiş bile.

Dediğim gibi, yılbaşından itibaren gelen londra kitapları, euro'dan sterline ettiğim terfiler, Giant's Causeway'in içimdeki derin yarası derken nereye nasıl gideceğimin hesaplarını kafamda oturtmuşum diyebilirim!


2 Oca 2014

the "new"



Peki..
Yazıya ayın 2'sinde başlayıp, 7'sinde ara verip, 10'unda bitirmeye karar verdim. Yoksa günler akınca pek de anlamı kalmayacak di mi?

13'ü hiç konuşmayacağım.. Derdim direkt 14'e bağlanmak. Aklım da karışık bu aralar.. Yine de kesmem ümidimi 14'den!

houston! we have a problem


Ya da "bir valize ne kadar çirkinleşebilirim"... Belki de "release the demon" ?

Tarih 11.11.13, Venedik'e inmiş valizlerimiz bekliyoruz. Bir yandan yeni mekanda başa geleceklerden kaygılanırken bir yandan İtalya ülke sınırı içinde olmaktan sebep huzur içindeyim.

Valizler geldi ama benimkinin iki tutamağı da kırık! "Yaa işte hep beni mi bulacak ki" derken koşarak "lost&found" a gidip durumu anlattım. Görevli hatun sıkıntı çıkarmadan valizimi değiştirdi. Belgemi verdi, ben bir kenarda utana sıkıla valizin içindekileri diğerine aktardım (artık İtalya'da yaşayacağımızı düşünerek aklıma gelen herşeyi valize tepiştirmiştim, ayyuka çıkınca tabi insanı zorluyor)